Türkmen Kadınının Giysisi
Nizamettin
İbrahimoğlu'nun kalemiyle
Hitit Üniversitesi
İlahiyat Fakültesi Okutmanı
Tercüme: Ahmet
Yasin Küçüktiryaki
Önsöz
Türkmen kadınının
giysisinin kalitesi çeşitli, dekoratif ve değerlidir.
Çoğunluğu ipek, keten, pamuktandır ve giysilerin tarzları
kadınların yaşam standartlarına göre –zengin veya orta halli
olmalarına göre- farklılık göstermektedir. Türkmen halkı
arasında, işsiz olanlara iş bulma konusunda aileler
arasındaki yardımlaşma dolayısıyla fakirlik pek göze
çarpmamaktadır.
Baas partisinin
iktidara gelmesine kadar orta halli yaşam süren aileler
genel olarak iyi durumdaydılar. Ne zaman ki tehcire maruz
kaldılar, vatanlarına ve mallarına el konuldu o zaman maddi,
manevi, sosyal hayatlarında ve hatta sağlık olmak üzere
birçok yönden kayba uğradılar. Bu durumdan, Baas
yönetiminden önce giysilerine verdikleri önem de ister
istemez etkilendi. Türkmen kadınları kültürlerini yaşatmak
ve ona olan bağlılıklarından dolayı söz konusu giysileri
giyiniyorlardı.
Bilindiği gibi
yaşam standardının kültürlerin geliştirilmesindeki rolü
büyüktür. Türkmen kadınlarına aileleri, onların konumlarını
yüceltmek için kendisiyle güzel elbiseler dikilebilecek
süslü ve işlemeli kumaşların en değerlilerini alma hususunda
yardımcı oluyorlardı. Daha önce bahsettiğimiz gibi Türkmen
kadınının elbisesi çeşitlere ayrılmaktadır. Onların
kışlık-yazlık elbiseleri; evin içinde ve dışında giydikleri
ayrı elbiseleri; nişan, düğün-dernek, bayram gibi özel
günlerde giydikleri ayrı elbiseleri vardır. Hatta evlenen
dul kadın için, çocuklar ve gençler için de elbise çeşitleri
bulunmaktadır. Bunun yanı sıra köylü kadınların tarlada
çalıştıkları elbiselerinden farklı olarak ev için özel
elbiseleri vardır. Elbiseler bir milletin medeniyetinin
önemli göstergelerindendir. Bu sayede o millete ait
medeniyetin ne derece ileri ve benzersiz olduğunu ve
ufuklarının ne derece geniş olduğunu anlamak mümkündür.
Türkmen giysisi,
Türkmen inançlarının, kültür ve geleneklerinin aslına sadık
bir ifadesidir. Bilindiği gibi elbiseler, tarz ve dizayn
bakımından örfe, kültüre, dini iklime, yaşama şekillerine ve
ortaya çıktığı yerin özelliklerine göre şekillenir. Coğrafi
etkenler ve yaşam yolları da bu giysilerin belirlenmesinde
ve çeşitlenmesinde rol sahibidir. Sıcak bir bölgede
yaşayanların elbiseleri ile soğuk bölgelerde yaşayan
insanların giysileri farklılık arzetmektedir. Aynı şekilde
giysi, bir kişinin Kürt mü, Türk mü, Arap mı olduğu
konusunda bize fikir verir. Diyebiliriz ki Türkmen giysisi,
Türkmen toplumunu ve inançlarının doğasını temsil eden
çeşitli özelliklere sahiptir. Örneğin Anadolu'da yaşayan
Türk kadınının giysisinde yaldızlı, süslü ve çeşitli
renklerde olduğu halde tevazu ve hayâ ön plandadır. Bu
kumaşın çeşitliliği süsüyle ön plandadır ve bu sayede
Türkmen kadını komşu halkların kadınlarından ayrılmaktadır.
Türkmen kadınının giysisinin bu gelişiminde birçok sebep
vardır. Gerek siyasi, gerek yaşanılan yöre ve gerekse
birlikte yaşadığı toplumda giysisiyle ön plana çıkarak ırkçı
fitneye sebep olmamak ve dikkat çekmemek için gerekli olan
uyum bunlardandır.
Türkmen
kadınının giysisini dört kısma ayırmamız mümkündür.
1- Anadolu
Giysisi:
Bu çeşide Osmanlı giysisi de
denilir. Bu giysiler süslü, değerli ve çok çeşitli
kumaşlardan yapılmaktaydı. Bu, Türk ve Türkmen kadının asli
giysisiydi. Bu elbiseler Osmanlı Devleti'nin çöküşünden
sonra kayboldu. Bunun siyasi sebeplerini yukarıda
açıklamıştık. Türkmen kadınları sırf elbiseleri sebebiyle
zulüm, baskı ve hakaretlere maruz kaldılar. Hiçbir delil
olmaksızın Osmanlı hilafetini devam ettirmeye çalışmakla
suçlandılar. Her ne olursa olsun Türkiye Cumhuriyeti'nde
yaşayan kadınlar bu elbiselerini giymeye devam etmişlerdir.
Anadolu giysisini Halid
Azb'ın makalesine göre şu şekilde açıklayabiliriz: " Yelek,
önden açık ve yanlarda yırtmaçları bulunan ve gömleğin
üzerine giyilen bir ev giysisidir. Bellerinin etrafına
kaşmir veya ipekten bazen de metal olabilen kemer dolarlar.
Yelek yaz kış giyilir, yazın giyileni ipek ve ince pamuklu
kumaştan; kışın giyilen yelek ise ya yünden ya da kaşmirden
yapılır. Onu, emirler, saray kadınları, seçkin kimselerden
tutun orta tabakaya varıncaya kadar herkes giyerdi. Yeleğin
giyimi, köylerde yaşayan çiftçiler ve konar-göçerler gibi
moda akımından ve değişim rüzgârlarından etkilenmeyen kesim
hariç gittikçe azaldı. Kadınlar günümüzde yeleğin üstüne,
cübbenin altına kaftan giymektedirler. Daha önceleri kaftan
erkeklere hastı ve Mısırlı kadınlar Osmanlı Devleti
döneminden beri onu kullanmaktaydılar. Kaftan, eteğin alt
kısımlarına kadar önden açık, ortadan düğmelerle ayrılan bir
giysidir, yenleri uzun ve geniştir. Onun yapımında değişik
renk ve çeşitlerde pamuklu ve ipekli kumaşlar kullanılır.
Yenleri cübbenin altından gözükür, ayak parmaklarına kadar
uzanır, kaftanın boyu ayaklara kadar ulaşır. Yelek ve
kaftanın üzerine cübbe giyilir, Osmanlı devrinden önce
erkeklere hastı; günümüz kadınları ise onu giymektedirler,
özellikle de orta ve üst tabakadaki kadınlar. Cübbenin önü
açık ve uçları düğme veya düğme deliği olmaksızın göğüste
birleşmektedir. Boyu kısa olup uyluk ve ayakların arasına
kadar uzanmaktadır. Bazen de bileklere kadar uzun
olabilmektedir. Yenleri dardır, kaftanda olduğu gibi geniş
değildir. Eteğin etrafında döner, onun yarısını veya daha
fazlasını örterdi.
Günümüzdeki kadınlar
düğünlerde abiye denilen kıyafetleri giymektedirler, bol ve
abartılı bir elbise olmasına rağmen diğer ev kıyafetlerine
göre daha sadedir. Daha çok yumuşak ipekli kumaştan yapılır,
rengi de genellikle siyah olup yenleri gayet geniştir. Abiye
kıyafetin üzerine de ipek şal giymektedirler ki o dörtgen
şeklinde yaklaşık iki metrelik bir ölçüdedir. Bu siyah
ipektendir, ortasında başın etrafına sarılan ve baş, yüz ve
vücudun geriye kalan kısımlarını örtmek için sarkıtılan dar
bir şerit vardır. Kadın içerden şalın iki yanını tutar ve
peçesinin örttüğü yüzü hariç vücudunun her yerini örtmesi
için iki kolunu da birleştirir. Bu kadının dış giysisinin
tamamlayıcı üçüncü parçasıdır. Dışarıdayken bütün bu
kıyafetleri daha önce anlattığımız şekildeki ev giysilerinin
yerine giyer.
Türkmen kadınlarına has
başlığın yanı sıra çekici renklerdeki şalvarın giyinilmesi
de Osmanlı devrinde artmıştır.
Anadolu
Giysilerinin Kısımlarının İsimleri
1- Etek 2- Dizlik 3- İç
Yeleği 4-Şalvar 5- Hırka 6- Gömlek 7- Tülbent 8- Feroca,
Manto, Pardosi, Cübbe 9- Şal 10- Yazma 11- Yaşmak 12-
Bindallı 13- Peçe 14- Entariler 15- Başlık 16- Cepken 17-
Gece Elbisesi
2- Arap,
İran ve Osmanlı Giysilerinden Etkilenmesi
İslam fetih hareketlerinin
ilerlemesiyle beraber İslami giysiler ve özellikle de
Türkmen kadınının giysisi değişik kültürlerden etkilendi.
Kültürel çekişme ve İran, Hindistan ve Uzakdoğu ile olan
ticaretin gelişmesi İslam giysisi söz konusu bu kültürlerin
giysilerinden etkilenmeye başladı. Bu giysi, bu sefer de
yenlerinin genişliği, iki omuz içini gizlemesi ve bel
kısmının darlığı nispeten iki topuğa kadar veya ayakkabılara
kadar uzanan şekliyle öne çıktı. Yüz örtüsü olarak sadece
gözleri gösteren, yüzün geriye kalan kısmını örten peçe
giyiniyorlardı. Iraklı Türkmen kadını özellikle de
şehirlerde yaşayanlar bu elbiseyi benimsedi. İran
medeniyetinden etkilenen Abbasi yönetimi sonrası taklidi
arttı. Kadınlar arasında yeni bir medeniyet taklidi
yayılmaya başladı ve bu elbiseler Arap dünyasında
yaygınlaştı. Bu elbiseler asli elbiselerin yerini aldı. Bu
elbise kadınlar için siyah gençler için beyaz bir peştamal,
gençler için süslü olan uzun ve geniş bir elbise ve yaşlı
kadınlar için siyah aba ve dışarı çıkarken giyindikleri
peçeden oluşmaktadır.
3- Batı Elbisesi
Osmanlı hilafetinin çöküşü
ve İngiliz sömürgesinin gelmesiyle beraber Türkmen kadını bu
yeni ve farklı medeniyete ait olan ve başı örtmeksizin
gömlek ve bulüzden oluşan üst, dizlere kadar olan kısa
etekten oluşan elbise şeklini taklit etmeye başladı. Batı
hayat tarzından etkilenen sosyal tabakalar batı elbise
şekillerini ithal etmeye başladılar ve açık kadınlarda
örneklerini gördüğümüz bugün bilinen durum ortaya çıktı.
Bazı kadınlar batı elbiselerini giymeye başladı ve bunu da
gerek gömlek, şalvarla ve gerekse pantolonun yanı sıra yüz
ve saçlarını açmak, kolyelerini göstermek gibi çeşitli
tasarım daha da ileri götürdüler.
4- İslam
Elbisesi
1970
yılından sonra müslümanlar İslami bilinci yeniden ortaya
çıkardılar. Bunun sonucu olarak Türkmen kadının giyindiği ve
sonraki nesillere bırakacak olduğu elbisesi bir defa daha
değişti. Daha yalın ve sade bir hal almaya başladı. Bu
dönemde söz konusu elbise, kadının vücudunun tamamını örten
cilbab ya da mont olarak isimlendirilen geniş bir elbiseden
ibaretti. Bu şekil uyumlu bir şekilde bol ve vücudun
kısımlarını gizlemekteydi. Bunun yanı sıra himar ya da hicap
olarak isimlendirilen başlarına bağladıkları ve bazen yüzün
alt kısmını da örten şal da buna dâhildi. Elbiselerle
alakalı olarak, yaşanılan bölgenin örf adet ve diğer
özellikleri uyumlu olacak şekilde yapılmaktadırlar.
Son olarak, en azından
düğünler ve bayramlar gibi özel günlerde olmak üzere Türkmen
kadınının erkekleri ve çocuklarında bu asli elbiselerini
muhafaza etmelerini temenni ediyorum. Onun devamlı giyilmesi
birçok sebep dolayısıyla zor olabilir. Hiç olmazsa özel
günlerde Türkmen elbisesinin giymekle, bütün halkların önem
göstermiş olduğu gibi, kendi yerel medeniyetlerini ihya
etmiş olurlar. Bilinmelidir ki Türkmen halkının elbisesi
İslam giyim tarzı ve mutedil tarza uyum göstermektedir.
Anadolu Türkmen giysisi Türkmen halkının medeniyetini ve
medeniyetinden uzaklaşmış ve onu ihmal etmiş bir halkı
temsil eder. Böyle bir halka hükmetmek elbette kolay olsa
gerektir.
Allah çalışanın dostu ve
yardımcısıdır.
|